PKK'yı bitirecek yol haritası
2009
sonundan itibaren Mahmur Kampı boşaltılacak. 150 PKK'lı sembolik olarak
silah bırakıp köylülerle birlikte Türkiye'ye geçecek.Bu arada örgüt, askerin bulunduğu güvenlik alanlarından arka cephelere çekilme kararı aldı.
Türkiye, Kürt meselesinde her zamankinden farklı olarak çok sıkıntılı
günler yaşıyor. İnceldiği yerden kopsun misali tam bir eşik
dönemindeyiz: Çözüm çok yakın, kaos da uzak değil.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından başlatılan ‘Kürt meselesinde yeni
açılım’ tartışmaları, hükûmetin ardından muhalefet nezdinde de
konuşulmaya başladı. Başbakan Erdoğan açılımdan yana tavır koyarken,
Devlet Bahçeli ve Deniz Baykal, ‘milliyetçi’ bir refleks sergiledi. İki
lider, PKK silah bırakmadan konunun tartışılmasını bile yersiz buluyor.
Tabii bu tartışmalar sürerken patlayan mayınlar, bölgeden gelen şehit
haberleri de toplum nezdinde ayrı bir psikolojik hava oluşturuyor.
Sıcak gelişmelere rağmen soğukkanlı hareket eden hükûmet ve Abdullah
Gül, Kürt meselesini çözmede bu sefer kararlı. Hem devletteki hem de
PKK’nın içindeki derinlere rağmen...
MİT Müsteşarı Emre Taner üzerinden yürütülen çalışmalar ve PKK ile
yapılan dolaylı görüşmelerde bir yol haritasının belirlendiği ortaya
çıktı. Mahmur Kampı’nın çözüme giden yolda en önemli durak olduğu
belirtiliyor. PKK mensupları, Kandil’den Mahmur’a, oradan da Türkiye’ye
silah bırakmış olarak dönecek. Ancak bunun için belirlenen 5 yıllık bir
süre var. Gizli görüşmelerde ortaya konulan yol haritası şekillenmeye
başladı. Bunun için ABD, Irak, Kürt Yerel Yönetimi, AB, BM ve Ankara
devrede. Hatta bu vesile ile NATO kimliğini kullanan Amerikalı
yetkililerin, Hasan Cemal-Murat Karayılan görüşmesinden hemen önce
Karayılan ile bir görüşme yaptığı belirtiliyor. Zele Kampı
yakınlarındaki Aliyareş Kampı’nda 3-4 saat süren görüşmede, PKK’nın
belirlenen zamanlarda silah bırakması konusunda anlaşmaya varıldığı
vurgulanıyor. Aksiyon’un ulaştığı bilgilere göre, Mahmur üzerinden
yürütülecek plan üç aşamadan oluşuyor. Yeni bir terör dalgası ve farklı
bir gündem olmazsa Mahmur Kampı bu yılın sonundan itibaren boşaltılmaya
başlanacak. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği yönetimindeki kampta 9 ila
12 bin arasında kişi yaşıyor. Son dönemlerde kampta kalanların
sayısının 6 bine kadar düştüğü belirtiliyor. Diğer mülteci statüsündeki
Kürtler Dohuk, Zaho, Erbil gibi yerleşim yerlerine dağılmış durumda.
Hakkâri ve Şırnak bölgesinde yaşayan Goyi Aşireti’ne mensup bu kişiler
kendi köylerine dönmeye başlayacak. Bu süreç başlarken Türkiye’ye toplu
geçişler sağlanacak. Bu geri dönüşlerde, anlaşma gereği, PKK 150 kadar
militanı silahsız bir şekilde mültecilerle Türkiye’ye gönderecek.
Örgüt, çözüm hususunda niyetinin ciddi olduğunu göstermek, Amerika,
Irak ve Türkiye’yi ikna etmek için bunu yapacak. Hükûmete yakın
kaynaklar, Mahmur’dakilerin Türkiye’ye döndürülmesi için çalışmaların
başladığını doğruluyor.
Sembolik geçişten sonra PKK silah bırakmak için üç seçenek ileri
sürüyor. İlki, silahlar ABD’ye teslim edilebilir. İkincisi, PKK
silahlarını Irak hükûmetine veya Yerel Kürt Yönetimi’ne bırakabilir.
Üçüncü ve üzerinde durulması gereken en önemli şart ise PKK’nın BM
denetimindeki Mahmur Kampı’na silah bırakmış şekilde dönmesi. PKK,
güvenlik garantisi oluşturulması hâlinde 3. şıkka sıcak bakıyor.
Örgütün daha önce açıkladığı silahlı milis güçleri fikri de bu durumda
rafa kaldırılacak. PKK’lılar Mahmur’a indikten sonra 5 yıl burada
barınacak. Bir nevi BM tarafından rehabilite edilecek militanlar sonra
serbest kalacak.
Konu, önümüzdeki günlerde Avrupa Parlamentosu (AP)’na da taşınacak.
Arabuluculuk işlemlerini ise eski Avrupa İnsan Hakları Irak Temsilcisi
Davut Bağıstani yapıyor. Bağıstani, projeyi AP milletvekili Feleknas
Uca üzerinden gündeme getirecek.
PKK’nın sorumluluğunu büyük oranda eline geçiren Murat Karayılan,
örgütü ‘kârlı’ bir şekilde silahsızlandırarak tarihe geçmek istiyor.
Ancak PKK’nın içindeki diğer kliklerin Mahmur projesine nasıl
baktıkları çok önemli. Zira Karayılan her ne kadar şu anda örgüte hâkim
konumundaysa da hâlâ komuta edemediği birimler var. Örneğin, Tunceli
kırsalındaki PKK’lılar Karayılan’ı istemiyor. Sabri Başkale
yönetimindeki sol kökenli militanlar, her an yeni bir arıza çıkarabilir.
Bu gelişmeler devam ederken, PKK cephesinde sıcak gelişmeler de
yaşanıyor. Mesela, örgüt kendince ilan ettiği ateşkesi 1 Haziran’dan 15
Temmuz’a kadar uzattı. Bu durum aslında örgütte farklı seslerin
anlaşamadığını gösteriyor. 15 Temmuz tarihi, aynı zamanda Öcalan’ın
(ağustos ayında açıklayacak) ‘yeni projeler açıklayacağım’ dediği
sürecin de başlangıcını oluşturuyor. PKK yeni bir şık daha ortaya
koyuyor. Söz konusu ateşkesin gerekirse 1 Eylül’e kadar uzatılacağını
da duyuruyor. PKK bu sürede askerlerin bulunduğu alanların dışına
çıkmayı veya çekilmeyi de planlıyor. Çünkü örgüt son süreçte ağır
zayiat veriyor. PKK’nın kendi açıklamasına göre, 13 Nisan-1 Haziran
tarihine kadar olan sürede 30 militan öldü. Ayrıca bu militanlar
arasında komuta kademesinde olan kişilerin olması da PKK’yı psikolojik
olarak geri cepheye çekmeye zorluyor.
PKK, KCK imzasıyla yayımladığı açıklamasında, çatışmanın ve şiddettin
çözüm getirmediğinin farkına varıldığının da altını çiziyor: “Biz
sürece taktik değil, stratejik yaklaşmaktayız. Geçici bir dönem için
silahların susturulması değil, silahların karşılıklı susturulması
hâlinde bunu kalıcı sürece ve demokratik çözüme dönüştürmek istiyoruz.
Bu açıdan oluşan çözüm zeminini doğru değerlendirme sorumluluğu her iki
tarafa da aittir. Şiddet yöntemiyle sonuç alınamayacağı ortaya
çıkmıştır. Bunun hiçbir hamaset edebiyatına yer verilmeden doğru
görülmesi temelinde geliştirilecek samimi yaklaşımlar ve diyalog ile
sorunun köklü çözümü mümkün olabilecektir.”
HAŞİM SÖYLEMEZ-AKSİYON
11.Haziran.2009 08:01:41