Demirel’i daha ilk günden çözmüş
Yıllarca
sağ kesimin oyları ile iktidara gelen fakat son dönemlerde Baykal'dan
daha solcu kesilen Demirel'i ilk çözen kişi olan Rasim Cinisli
Demirel'i anlattı.27
Mayıs’tan sonra MTTB’yi solun elinden alarak sağın ilk başarısına imza
atan Rasim Cinisli, Demirel’in devlet idaresini bilmediğini Meclis’teki
ilk yılında anlamıştı. Hanedan üyelerine affı da o gündeme getirmişti.
‘Ben hayatımda iki büyük rüzgâr yakaladım. Biri Millî Türk Talebe
Birliği (MTTB) Genel Başkanlığında, diğeri de DYP İstanbul İl
Başkanlığı sırasında. Ama ikincisinin değerini DYP yönetimi bilemedi.
Kim bilemedi? Özer Çiller bilemedi. Beni birtakım akçeli işlere
karıştırmak istiyordu. Benim o işlerin dışında bir yapım vardı.
-Hiç yüz yüze geldiniz mi Özer Çiller’le?
Üç defa geldim. Biri, il başkanlığını kabul ettiğim gün Ankara’dan
uçakla İstanbul’a dönerken, ikincisi de Sait Halim Paşa Yalısı’nda.
Bana dedi ki ‘Sayın Cinisli, siz nasıl bir insansınız, sizi tanımak
istiyorum.’ ‘Hayrola’ dedim. ‘Ben’ dedi ‘kime sorduysam sizin
hakkınızda öyle şeyler söylediler ki böyle bir insan olur mu dedim. Çok
iyi şeyler söylendi hakkınızda.’ Üçüncü konuşmamda ayrıldık zaten. O da
anlatmaya değer bir iştir yani. Yetkisiz ama etkili ellerin parti
yönetimine bu denli girdiğini orada gördüm. Ama ben işin başında Tansu
Hanım’a söylemiştim. ‘Biz Süleyman Demirel’den ders gördük. Siyasette
insanı kullanırlar, sonra sigara izmariti gibi ayağının ucuyla ezer,
kapı eşiğine bırakırlar. Böyle bir tecrübe yaşamak istemiyorum’
demiştim.”
Sözü geçen kişi, Tansu Çiller’in, 1994’ün son günlerinde, DYP’nin bir
türlü dikiş tutturulamayan İstanbul’daki parçalanmışlığını sona
erdirmesi için partinin il başkanlığına getirdiği eski Adalet Partisi
(AP) ve Demokratik Parti milletvekili Rasim Cinisli. Cinisli, var gücü
ile, Adnan Menderes’in Demokrat Partisi’ndeki gibi sol karşıtı
eğilimleri Demokrat Parti fikri altında bir araya getirmeye çabalamış,
bunda epey de başarılı olmuştu. Hatta Tansu Çiller bile bundan çok
memnun kalarak önünü açmıştı. O kadar ki kabinedeki bakanı bile
Başbakan Çiller’e ulaşmak için ondan ricada bulunmuştu bir keresinde.
Ancak bir süre sonra yoluna bazı taşlar düşmeye başlayınca bu işin
‘tamam’ olduğunu anladı. İlginç olan, işi kabul etmeden önce tüm
bunların Tansu Çiller ile konuşulmuş olmasıydı.
Rasim Cinisli’nin, hayatı öğrencilik yıllarından itibaren
milliyetçi-muhafazakâr çevreler açısından başarılarla doludur. 1965
yılında MTTB Başkanlığı’nı solun elinden alarak o dönem için sağın ilk
önemli başarısına imza atmıştır. Bu süreçte, seçimleri yine eski sol
yönetimin kazandığını sanarak onlara para gönderen Sovyet Rusya’nın
öğrenciler üzerinden komünizme desteğini de ortaya çıkaran odur.
Sonrasında, 12 Ekim 1969 seçimlerine katılabilmek için yaşını bir yıl
büyüten Cinisli, Erzurum’un kurt politikacılarını da geride bırakarak
ilk sıralarda Meclis’e girmeyi başarmıştır. Fakat çok kısa sürede
Demirel’i tanıyıp onunla ülke idaresine yönelik fikir ayrılığına düşer
Cinisli. Sadece o değil. Onun gibi, sonradan sayıları 41’e kadar düşse
de girişimleri 72’ler Muhtırası olarak anılacak milletvekilleri vardı
AP’de. Cinisli, bir tarafta siyasi ikbal, bir tarafta kafasındaki
millî-manevi ideallerle örtüşmeyen Demirel’in gidişatını koyup, vicdan
muhasebesi yapar. Siyasi ikbali bir yana bırakıp o zor kararı verir.
Henüz bir yıllık milletvekili iken, sola açık bulduğu bütçe oylamasına
‘hayır’ oyu vererek Demirel hükûmetinin düşürülmesine vesile olanlar
arasında yer alır.
Bunun üzerine Cinisli dâhil bir kısım milletvekili partiden ihraç
edilince, Ferruh Bozbeyli’nin başkanlığında 18 Aralık 1970’te
Demokratik Parti’yi kurup, hızla teşkilatlanmaya başladılar. 12 Mart
1971 muhtırasına da az bir süre vardır. Adana ve İzmir mitingleri için
hâlâ Cinisli “Ben hayatımda –bugün dâhil– öyle coşkulu ve büyük miting
görmedim.” demektedir. Fakat parti 12 Mart’tan sonra tek bir yerde dahi
teşkilatlanma sağlayamaz. Vatandaş, ‘evet, bunlar dürüst, namuslu
adamlar’ diye düşünse de sevip sevmediğine bakmadan yeter ki sivil
idare olsun diye yine Demirel’den vazgeçmemiştir: “Hatta şu kadarını
söyleyeyim. Erzurum’da muteber insanlardan Alvarlı Hocam bana bir
mektup yazdı. O mektubu saklarım hâlâ. Mektubunda ‘Rasim Bey, canavarı
görünce çoban değneğine sarılırlar.’ dedi. Özeti bu.”
1974’te Osmanlı Hanedanı’nın erkek üyelerinin Türkiye’ye girişini
sağlayacak maddeyi Meclis kürsüsünden seslendiren de Rasim Cinisli’dir.
Peki, kimdir Rasim Cinisli?
Kendisinin anlatımlarına göre, rivayet olunur ki Sultan Murat zamanında
sarayda içağası, bugünkü içişleri bakanlığı gibi bir konumda bulunan
Cinisli’nin büyük büyük dedelerinden Hacı Ömer’in oğulları Celali
İsyanlarını bastırmak ve toprağı işlemek üzere üç koldan bölge ve
civarında vazifelendirilmiş. Oğullarından biri Erzurum’a, biri Şam’a,
diğeri de Trabzon’a gitmiş. Rasim Cinisli’nin ailesi Erzurum’un Aşkale
ilçesinin Cinis köyünden olan koldan. Kanunu çıkınca aile Cinisli
soyadını almasına rağmen asıl unvanları Hacıömeroğulları’dır; ki
Trabzon’dakiler bu soyadını kullanmaya başlamış bile.
Cinisli’nin büyük dedesi Abdürrezzak Bey, büyük arazi ve ilim sahibi
olan, el yazması kitapları bulunan bir zattır. Onun torunu da
Cinisli’nin dedesi olan Tahsin Bey çok saygın biridir. I. Meclis’e
davet edildiği hâlde bu sorumluluğu kabul edememiştir. Ahmet Hamdi
Tanpınar, Beş Şehir adlı kitabında Cinis beylerinden bahseder ve Rasim
Bey’in babası Naci Bey’in misafiri olur. Naci Bey evliliğini Ulviye
Hanım’la yapar. Ulviye Hanım’ın babası da Erzurum’da Kırbaşzade Fevzi
Bey diye maruf, Ermeni mezaliminde şehri korumak için geceleri mahalle
mahalle gezip Ermenilere karşı savaşan biridir. Hakkında türküler de
yakılmış Fevzi Bey’in bir özelliği de, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ilk
kurucusu ve Erzurum Kongresi hazırlayıcılarından olmasıdır. Daha
sonraki siyasi karmaşada çiftliğine çekilmiş olmasına rağmen adli
merciler önüne çıkarılmadan kurşuna dizilenlerden biridir. Emir
verenlerin başında Tatar Hasan Paşa vardır. Ki, o da yazar Çetin
Altan’ın dedesidir.
Naci Bey ile Ulviye Hanım’ın Sadrettin, Kadrettin, Besim, Rasim ve
Şevki isimlerini verdikleri beş çocukları olur. Kışı Erzurum’da,
yazları köyde yaşayan Cinisli’nin hayatında köy çok etkilidir.
Erzurum’da Tatbikat İlkokulu’nda eğitime başlayan Cinisli, Erzurum
Lisesi’ni 1958 senesinde bitirir. Çok renkli bir lise hayatı olur. Lise
adına konuşmaları o yapar, nutuklar hep ona bakar. 1960 darbesinin
ardından Ötüken Yayınevi’ni birlikte kuracağı arkadaşlarından Nevzat
Kösoğlu da liseden arkadaşları arasındadır. Nevzat Kösoğlu, yazdığı
hatıratında Rasim Bey’in Ötüken’den neden ayrıldığını
hatırlayamamıştır. Cinisli’nin Ötüken’den ayrılmasının sebebi 69
seçimlerinde milletvekili olmasıdır. Ve bu yolu, ticaretle siyaseti
birbirinden ayırmak için tercih etmiştir.